Rutinler ve ritüeller, çocuğun günlük yaşamına kattığımız belirli alışkanlıklardır. Çocuklar için son derece önemlidir. Sabah uyandığında içten bir gülümsemeyle ona ‘Günaydın’ demek, gece uyumadan ona kitap okumak, vedalaşmadan önce sarılmak günlük ritüellere örnek verilebilir. Çocuk bu sayede birazdan ne olacağını, ne beklemesi gerektiğini veya kendisinden ne beklendiğini anlayabilir. Tüm bunlar, işbirliği yapmayı öğrenmenin ilk adımlarındandır.

Rutinler, kendini güvenli hissettiği huzurlu bir çevrenin ötesinde, çocuğun zihninde de bir düzen, süreklilik ve devamlılık hissi yaratır. Sağlıklı ruhsal ve fiziksel gelişimin temelini oluşturur. Yemek, uyku, hijyen ve bu temel işlevlerle ilgili alışkanlıkların planlanması ve öngörülebilir olması çocuk için önemlidir.

Çok iyi bildikleri bir şeyi yapmak, çocukların kendilerini yeterli hissetmelerini sağlar. İyi oldukları bir oyunu tekrar tekrar oynamak istemelerine, neredeyse ezbere bildikleri kitabı defalarca dinlemek ya da okumak istediklerine tanık olmuşsunuzdur. Alışkanlıkların yaşamlarına getirdiği istikrar sayesinde güven duyan çocuk, yeni deneyimler yaşamaya, keşfetmeye açık, hevesli ve istekli olur.

Rutinler, sınırların tanımlanması konusunda da kolaylık sağlar. Ebeveynlerin, bir kural ve beklentiyi öğretebilmek için kullandıkları sürece sınır koyma denir. Çocuklar çoğu zaman, ebeveynlerinin sınırlarını test ederler. Neyi, hangi koşulda yapabileceklerini, hangi ebeveynden hangi durumda istediklerini elde edebileceklerini denemeye çalışırlar. Bu nedenle, ebeveynlerin de sınırlar konusunda fikir birliği içinde olmalarını önemlidir.

Bir diğer önemli nokta, sözlerimizin ve davranışlarımızın birbiriyle uyumlu olmasına özen göstermektir. Çocuğunuza asla yalan söylememesi gerektiğini öğretmeye çalışırken, onun yanında başkasına yalan söylerseniz, bu sınırınızı benimsemekte zorluk yaşar.

Sınır koyarken çocuğa rüşvet veya ödül teklif etmek, işbirliği yapmanın isteğe bağlı olduğunu düşünmelerine yol açar. ‘Odanı toplarsan akşam sinemeya götüreceğim.’ dediğinizde, çocuk sinemaya gitmemeyi göze alarak odasını yine de toplamayabilir.

Sınır koyarken, çocuğa mesajınızı iletmenin en iyi yolu, kararlı fakat normal bir ses tonuyla konuşmaktır. Eğer o an kendinizi öfkeli hissediyorsanız veya çocuğunuzun duygu yüklü olduğunu gözlüyorsanız, ‘İkimiz de (hepimiz) biraz sakinleştikten sonra devam ederiz.’ demek sorun çözümüne yönelik bir hareket olacaktır.

Her ne kadar bazı sınırlardan hoşlanmıyor olsalar/görünseler de, kesin ve net sınırlar çizilmesine ve kararlı olmamıza ihtiyaçları vardır. Evde top oynamaktan hoşlanan bir çocuk düşünelim. Anne-baba yalnızca dışarıda top oynayabileceğini söylemişler, fakat, yorgun olduklarında ya da televizyon izlerken onun evde top oynamasını görmezden gelebiliyorlar. Bir misafir geldiğinde veya gürültüden rahatsız olduklarında ise çocuğa bağırıyor, kızıyorlar. Bu bir tutarsızlık örneğidir. Tutarsız sınırlar, öğrenme ve sorumluluk kazanmayı engeller.

Tüm bunların yanında sınır koymanın dinamik bir süreç olduğunu da unutmayınız. Sınırlar, çocuklarımızın keşiflerine yön verecek kadar kesin, gelişimlerine ayak uydurabilecek ölçüde de esnek olmalıdır. Örneğin, daha fazla özgürlük ve sorumluluğa hazır olduğunu hissederseniz

https://www.puttygen.net/

, koymuş olduğunuz sınıra yeni bir düzenleme yapabilir, sonuçları birlikte gözden geçirebilirsiniz.

Klinik Psk. Gülgün Kurtay

Çalışma Saatleri:
10.00 - 19.00

Prof Dr. M. Alpay Ates Randevu:
0543 876 48 22

iletisim@appaistanbul.com
Caddebostan Mah. Bağdat Cad. Ergun Aprt. No:244 D:11 Kadıköy/İstanbul

Alsiyon Digital Agency © 2018 - 2022