Hamilelik sırasında vücut kendini doğuma hazırlamak için bazı hormonların seviyelerini değiştirir aynı şekilde doğumdan 48 saat sonra bu hormonların düzeylerindeki ani değişikliklerle ve doğumun psikolojik etkileri ile adlandırılan ve kadınların yaklaşık %80’inin yaşadığı depresif bir duygudurum ortaya çıkabilir. Annelik hüznü belirtileri depresyon belirtilerine çok benzerdir fakat genelde 1-2 hafta içinde kendiliğinden ortadan kalkar. Belirtiler 2 haftadan uzun sürdüğünde veya şiddetli yaşandığında ise bu durum doğum sonrası depresyon olarak adlandırılır ve profosyonel yardım alınması önerilir. Daha önce en az bir depresyon dönemi yaşamış olmak, sosyal desteğin az olması, stresli yaşam olayları ve ilişki problemleri doğum sonrası depresyon riskini arttıran faktörlerdir.
Toplumun yüklemiş olduğu “iyi anne” kavramıyla birlikte kişinin yaşadığı depresyonun hafife alınması, bir hastalık olduğunun kabul edilmemesi ve buna yönelik söylemlerde bulunulması; kişiyi öfke, suçluluk, pişmanlık gibi duygular hissetmeye ve yalnız olduğunu düşünmeye itebilir. Bu durumda sosyal desteği az olan kişilerin psikolojik yönden daha kötüye gidebileceği unutulmamalıdır. Tedavisinde hafif tablolarda sadece psikoterapi desteği yeterliyken orta ve ağır tablolarda ilaç tedavisiyle birlikte gerektiğinde TMS (Manyetik Uyarı Tedavi ve Ekt (Şok Tedavisi) de uygulanabilmektedir. Uzman desteğiyle birlikte kişiyi dinlemek
, duygularını anlamaya çalışmak ve yanında olduğunuzu hissettirmek faydalı olacaktır. Ayrıca doğum sonrası depresyonda erken tanının önemi, herkesin başına gelebileceği ve tedavi edilebilir olduğu unutulmamalıdır.
Klinik Psk. Müge Kılıçlar