Kişilik Bozukluğu nasıl bir psikiyatrik problemdir?

Kişilik bozukluğu bir hastalık olarak kabul edilmesede aslında sonuçları itibariyle hastalıktan daha çok zarar verebilen patolojik bir durumdur. Kişinin içinde yaşadığı kültürün beklentilerinden belirgin olarak sapan sürekli davranış ve düşünce örüntüsüdür. Bu patoloji aşağıda sayılan dört alanın en az ikisinde kendisini gösterir; biliş (kendini, başka insanları ve olayları değerlendirme ve algılama yolları), duygulanım (duygusal tepkilerin görülme sıklığı, yoğunluğu, uygunluğu ve değişkenliği), kişiler arası ilişkilerde bozukluk, dürtü kontrol sorunlarıdır.

Bu sürekli örüntü esneklik gösteremez, değişmez,  başlangıcı ergenlik dönemine kadar uzanır. Ergenlik döneminde davranış bozuklukları olarak adlandırılır. Bu sürekli örüntü, hem klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya, hem de toplumsal-mesleki alanlarda veya diğer önemli işlevsellik alanlarında bozulmaya yol açar. Kişinin iç görüsü yoktur. Patolojik kişilik özellikleri birey tarafından genellikle normal olarak algılanır. Ancak çevrenin zorlaması ile veya ikincil psikolojik sorunlarda psikolojik destek için başvurabilirler. Genellikle kendileri çevreye değilde çevreyi kendilerine uydurmaya çalışırlar. Bu belirtiler, hemen her ortamda ve her ilişkide kendisini gösterir. Bazen yakınları tarafından da bu durum kabullenilebilir. Ancak zamanla Onlarda tükenebilirler.

Toplumda herhangi bir kişilik bozukluğunun bulunma yaygınlığı yaklaşık %10’dur. En sık görülen kişilik bozuklukları; bağımlı, histriyonik, obsesif-kompulsif, antisosyal ve borderline kişilik bozukluklarıdır.

DSM-IV e göre kişilik bozuklukları 3 grup altında toplanır ve 9 çeşiti tanımlanmıştır:

A Kümesi Kişilik: Bu kişiler introvert, daha çok içine kapanık, daha sosyal olmaktan hoşlanmayan, kendi hallerinden memnun olan bireylerdir. Üç tipi vardır; paranoid, şizoid ve şizotipal kişilik bozuklukları. Paranoid Kişilik Bozukluğunda; aşırı şüphecilik, insanlara güvenmeme, alınganlık, başkalarını suçlama, olayları negatif anlamda fazla kurma ve kendisinin zarar görme ihtimalini fazlaca düşünme bulunur. Şizoid Kişilik Bozukluğuna sahip bireyler; içine kapanık, duygusal olarak donuk, ancak bu hallerindende şikayetçi değillerdir. Şizotipal Kişilik Bozukluğu bulunan bireyler  “tuhaf” ve sıra dışı olarak tanımlanır. Garip düşünceleri ve uğraşları olabilir. Egzantrik bireyler olarak bilinir.

B Kümesi:  Histriyonik, borderline, narsisistik, antisosyal kişilik bozuklukları bu grup içerisindedir. Hepsindeki ortak özellik; dramatik, duygusal-dürtüsel olmalarıdır. Histriyonikler sürekli ilgi odağı olmak isterler. Bu nedenle fazla teatral davranırlar, abartılı ifadeleri fazladır. Duygusal iniş çıkışları bulunur.  Borderline’ların içinde sürekli bir boşluk hissi vardır. Bu nedenle zaman zaman depresyona girip kendilerine zarar vermek isteyebilirler. Öfke kontrol sorunları ön plandadır. Kişiler arası ilişkilerde çok sorun yaşarlar. Nesne ilişkilerinde yüceleştirme ve değersizleştirme arasında gidip gelirler. Hayatlarında gri renk yoktur. Ya siyah ya beyazdır her şey. Özellikle Borderline Kişilik Bozukluğu’na sahip birisiyle yaşayan bireyler çok zorlanırlar ve kendileride psikolojik destek almak zorunda kalabilirler. Tabiki bu bireylerin çocuklukçağı genelde sorunlu geçmiştir.Travmalarının da olması tabloyu daha da ağırlaştırabilir. Narsistik kişilik bozukluğunda bireyin benlik algısı çok yüksektir. Övülmekten, ilgi odağı olmaktan çok hoşlanırlar. Engellendiklerinde aşırı tepki verirler. Empati yetenekleri fazla gelişmemiştir. Çevresindeki insanları kendi menfaatleri doğrultusunda kullanabilirler. Antisosyal kişilikteki bireyler ise menfaate dayalı ilişki kurarlar, manüplatiftirler, güven vermezler, insanları kullanırlar, yalan söylerler, öfke kontrol sorunları olur. Hatalarından dolayı suçluluk duymazlar. Alkol madde kullanımları yaygındır. Uzun süreli bir işte çalışamazlar. Özellikle psikopati dereceleri yüksek ise daha da zararlı olabilirler. Özelliklede beyaz yakalı olanları eğitim görmüşlerdir, toplumda belirli bir statüleri vardır. Yüzeyel çekicilikleri nedeniyle çevresindeki insanları rahat manüple edebilirler. Kendi menfaatleri doğrultusunda Onları kullanırlar. Onlarla asla empati yapmazlar, sadece kendi çıkarlarını düşünürler. Bir yalanı başka yalanla savunurlar. Söyledikleri ile yaptıkları arasında ciddi fark vardır. Bunlar doktor, yönetici, müdür, siyasetçi, avukat vb meslek gruplarında bulunabilirler.

C Kümesi:  Obsesif-kompulsif, çekingen, bağımlı kişilik bozuklukları bu grupta bulunur. Bu bireyler içine kapanık, kaygılı, korkulu ve anksiyözdürler. Aslında daha fazla sosyal olmak isterler ancak bu konuda zorlanırlar. Obsesif bireyler mükemmelliyetçi, ya hep ya hiçci, detaycı, kuralcı ve kontrolcü olurlar. Aşırı sorumluluk sahibi olduklarından patronları tarafından sevilirler. Ancak yakın ilişkilerde sorun yaşarlar. En çokta kendilerini eleştiriler. Çekingen bireylerde kendilerini toplumda ifade etmekte zorlanırlar. İlgi odağı olmak istemezler. Özgüvenleri düşüktür. Bağımlı kişiler ise ancak bağımlı oldukları kişiyle beraber oldukları sürece kendilerini değerli hissederler. Özgüvenleri düşüktür. Kendi başlarına bir işi sonlandırmakta zorlanırlar.

Kişilik Bozukluklarının tedavisi var mıdır?

Tedavisi zordur. Bireyin tamamıyla değişip farklı bir kişiliğe bürünmesi diye bir şey biraz hayalciliktir. Ancak terapi ile esneme olabilir ve birey daha işlevsel hale gelebilirki buda çok önemlidir. Genellikle eşlik eden başka psikiyatrik hastalıklar bulunduğundan (Depresyon, Alkol madde kullanım bozukluğu gibi), bu hastalıkların tedavisiyle bile bireyde önemli gelişmeler gözlenebilir. Bu konuda deneyimli profesyonellerce yapılan psikoterapiden fayda görürler. Duygu ve davranış problemleri olduğunda, ya da ikincil psikiyatrik sorunlar varlığında gerekirse ilaç tedavisi de verilebilir.

Çalışma Saatleri:
10.00 - 19.00

Prof Dr. M. Alpay Ates Randevu:
0543 876 48 22

iletisim@appaistanbul.com
Caddebostan Mah. Bağdat Cad. Ergun Aprt. No:244 D:11 Kadıköy/İstanbul

Alsiyon Digital Agency © 2018 - 2022